WP-Launch Premium WordPress Theme

WhitePress

Diablo3

  •  

    Diablo 3 İnceleme

    Fallen Star ile birlikte şeytan üçüncü kez yeryüzüne indi. Dünya bu kez hiç olmadığı kadar büyük bir tehdit altında. Deckard Cain ile birlikte dünyayı kurtarmaya hazır mısınız?

    Diablo… İspanyolca ‘Şeytan’ anlamına gelen bu kelimenin 1996 yılının Ekim ayına kadar hiçbir önemi yoktu aslında bizler için. Fakat ekim ayına girdiğimizde, eğer PC ya da Macintosh sahibi olabilen şanslı kesimdenseniz, artık Diablo bizler için bambaşka bir anlam ifade etmeye başlamıştı.


    Ardından geçen yaklaşık dört yıl boyunca yeni bir Diablo oyunu üzerinde çalışan fakat ser verip sır vermeyen Blizzard, 2000 yılına girdiğimizde önümüze Diablo 2’yi koyduğunda, bu kez kelimenin tam anlamıyla akan sular durmuştu oyuncular için.

    Haftalarca hatta aylarca evlerine kapanıp, yaz tatili boyunca aralıksız Diablo 2 oynamasına rağmen (Diablo 2 yaz döneminde piyasaya sürülmüştü) hala okula gelmeyip sınıfta kalmayı göze alan lise arkadaşlarım vardı örneğin. Sonra Blizzard’a bir sessizlik çöktü. 2000 yılından 2012 yılına kadar bizleri bekleten ve bu 12 yıllık bekleyişin 10 yılında yeni bir Diablo oyunundan en ufak bir ipucu bile vermeyen Blizzard, Diablo 3’ü duyurdu ve en sonunda büyük gün geldi çattı. Diablo 3, oyunseverlerin beğenisine sunuldu. Aslına bakarsanız, betaya erişim hakkı kazanan kesimdeyseniz Diablo 3’ü bir süredir oynuyorsunuz demektir. Betada yapılan son değişikliklerin haricinde ‘major’ olarak adlandırılabilecek hiçbir değişiklik içermeyen final sürümünü şu anda elimizde tutuyoruz ve bu yazıyı yazarken, ‘Yahu niye yazı yazıyorum ki gidip Diablo 3 oynamak varken?’ diye kendime sorup duruyorum. Yapacak bir şey yok, görev görevdir değil mi?
     

    Öncelikle Diablo 3’ün konusunun Diablo 2’nin kaldığı yerden değil, bir süre sonrasında geçtiğini belirtmem gerekiyor. Nasıl olsa Spoiler sayılmayacağından dolayı Diablo 2’nin sonunda Diablo, Mephisto ve ek görev  paketi  Lord of Destrucion ile gelen Baal kardeşlerin üçünün de öldürülerek, ruh taşlarının yok edildiğini hatırlatmak istiyorum. Tyrael, Dünya  Taşı’nı yok etmek için kılıcını savurduğunda taşla birlikte kendisi de ikiye ayrılmıştı hatırlarsanız.

    Aradan geçen 20 yılda her şey artık unutulumaya yüz tutmuştur. İnsanlar normal gündelik hayatlarını sürdürürken bir anda cennet ile cehennem arasında büyük bir savaş başlar. İki tarafın kuvvetleri birbirlerine öylesine sert bir şekilde girerler ki, savaşın etkileri dünya üzerinde de hissedilmeye başlanır.

    Sebepsiz ölümler ve açıklanamayan doğa üstü olaylar eski dostlarımızdan Deckard Cain’i şüpheye düşürür ve olayların derinliklerine inmek ister.Tristram’a gelen CainTristram Katedrali yıkıntıları arasında ipuçları aramaya başlamıştır.

    Bu süreçte savaş gittikçe kızışmıştır. Diablo’nun savaşı ölümlülerin dünyasına da sıçrar ve gökyüzünden bir meteor dünyaya çarpar. Bu aslında tek bir şeyin işaretidir, o da Diablo’nun yeniden yeryüzüne inmiş olması.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol